{ "title": "Beyin Anevrizması", "image": "https://www.beyin.gen.tr/images/beyin-anevrizmasi.jpg", "date": "21.01.2024 05:40:30", "author": "Selen Karadeniz", "article": [ { "article": "
Beyin anevrizması, beynin damar yapısında kalıcı bir balonlaşmayı gösterir. Beyin anevrizmaları yerleşim yerine göre, oluş sebebine göre, damarla ilişkilerine, şekil ve büyüklüklerine göre türlere ayrılmaktadır. Genellikle toplumda görülen anevrizmalar ise doğuştan olan bozukluklara daha sonradan eklenen, kan akışıyla ilgili sorunlarla ortaya çıkan, damar ayrılma noktalarında ya da atardamar çatallanmasıyla görülen, genellikle kiraz görünümünde olan anevrizmalardır. Beyin anevrizması toplumda en fazla 40-60 yaş arasında genellikle ağır bir beyin kanamasıyla ortaya çıkar. Fakat çok erken yaşlarda da beyin kanamasıyla birlikte ortaya çıkabilir.

Beyin anevrizmasının oluşması

Beyin damarlarındaki yapı, diğer organlardaki damar yapısından daha farklıdır. Beyindeki damar duvarında olan katlar bazı insanlarda daha zayıf ve eksik olabilir. Bu nedenle atardamar çatallanma yerlerinde ya da damarların çıkışında, damar duvarında olan kas tabakasında, damarın iç duvarındaki elastik tabakada defekt olduğunda damarda balonlaşma nedeniyle anevrizma oluşabilir. Bunun doğuştan damar zayıflığına kan akışıyla ilgili etkenlerin ilave olmasıyla anevrizma oluştuğu düşünülmekte, ancak kesin neden bilinmemektedir.

Beyin anevrizmasını risk faktörleri tetikleyebilir

Bu rahatsızlığın görülme sıklığında bölge ve ırk özellikleri oldukça önemlidir. Bazı ailelerde ve toplumlarda bunun görülme sıklığı daha fazladır. Bu nedenle genetik etkenlerin buna etkili olduğu düşünülür. Yapılan araştırmalarda bazı genetik bilgilere ulaşılsa da bunların ne olduğu ve etkileri tam olarak bilinmemektedir. Genellikle hastaların onda birinde ailesel yatkınlık olduğu görülmektedir. Bu kişilerde anevrizma erken yaşlarda ve ağır seyretmektedir. Polikistik böbrek hastalığında, marfan sendromunda, bazı sistemik bağ dokusu rahatsızlıklarında beyin anevrizması daha yüksek oranda görülür. Bunun için yaş ve cinsiyette önemlidir. 40-60 yaş arası kadınlarda bundan daha fazla etkilenir. Sigara kullanımı, yüksek tansiyon, kanda iltihaplanma, alkol bağımlılığı, kafaya alınan darbeler anevrizma oluşumunda etkili olabilir. Beyin anevrizmasındaki doğal seyirde %90 üzerinde anevrizmanın yırtılması ve kanamasıyla ortaya çıkar. Klinik tabloda anevrizmaya eşlik eden ağır beyin kanamasının ve komplikasyonların tedavi edilmesi gerekir.

Beyin anevrizması belirtileri ve tanısı nasıl konulur?

Hastalarda %10 kadarında anevrizma çevre beyin yapılarında bası oluşturmakta ve bazı nörolojik bulgular ortaya çıkmaktadır. Bu bulgular.
Hastalarda olan bulgular doğru değerlendirilirse, anevrizma kanamadan teşhis edilebilir. Bazen hastalara başka bir nedenle yapılan görüntüleme tetkiklerinde anevrizma tanısı konulabilir. Bu şekilde kanama olmadan anevrizmanın teşhis edilmesi, hasta için oldukça iyidir. Beyin anevrizması tanısında bilgisayarlı beyin tomografisi BT, serebral anjiyografi serebral manyetik rezonans MR gibi tetkiklerden yararlanılır.

Beyin anevrizması tedavisi nasıl yapılır?

Hastalarda beyin anevrizması tanısı konulursa, hemen yaşamsal fonksiyonların takip edilmesi için, monitorizasyon girişimleri yapılır. Bu şekilde hastanın beyin fonksiyonları, kanlanma gibi etkenler incelenir ve ameliyat için hasta hazırlanır. Yapılan işlemler 72 saat içinde tamamlanmalıdır. Hastanın ilk 6 saat içinde ameliyat alınması oldukça önemlidir. Ameliyatta amaç kanamaya neden olan anevrizmanın özel bir alaşımdan yapılan klip denilen malzemeyle kaplanması ve betin damarlarının bundan zarar görmemesidir. Ameliyattan sonra hastalar yoğun bakım ünitesine alınır, ileri takip ve yoğun tedavi uygulamalarına tabi tutulur. Bu şekilde anevrizmanın yeniden kanaması, beyne hasar vermesi önlenmektedir.

Hastalar en az 14 gün hastanede kalır. Bundan sonra hastanın normal yaşamına geri dönüşü kendisine bağlıdır. Hastalarda bazen ağır nörolojik işlev bozukluğu ya da hafif derecede bozukluk olabilir. Fakat gelişen teknikler sayesinde hastalarda daha az komplikasyon görülmektedir. Genellikle ameliyatın ardından 1 ay içinde hastalar yaşamlarına adapte olabilir.
" } ] }