{ "title": "Beyin Damarları", "image": "https://www.beyin.gen.tr/images/beyin-damarlari.jpg", "date": "21.01.2024 16:43:05", "author": "Mehmet Çolak", "article": [ { "article": "Beyin Damarları, Beyin insan vücudunda bulunan önemli bir organdır. Kafatası içerisinde bulunur ve sinirsel bir organdır. Şekil olarak yüzeyi çıkıntılıdır ve iki yarım küreden oluşur. Beyin ve kafatası arasında üç katlı bir zar bulunmaktadır. Bu zar beyni olası sarsıntı ve darbelere karşı koruma görevini üstlenmiştir. Beyinin yapısında milyonlarca sinir hücresi yer almaktadır.

Beyin, görme, tat alma, işitme, koklama ve dokunma duyularının yön verildiği merkezdir. Ayrıca vücut hareketlerine, öğrenme, okuma, yazma, konuşma, bilgi depolama, ağlama, üzülme, sevinme gibi durumlarında yönetildiği merkezdir. Beyin içinde bulunan kısımlardan bazılarının görevleri, vücut ısısını ayarlamak, metabolizmayı düzenlemek, hormonları denetlemek, strese karşı hemen cevap vermek ve kalp basıncı ile kalp-damar sistemini düzenlemektir.

Beyine ve Beyinciğe kan gitmesini sağlayan dört tane atardamar bulunmaktadır. Bu damarlardan iki tanesine şah damar (Karotis), diğer iki tanesine de vertebral damar ismi verilmektedir. Bu damarlar kalpteki kanı vücuda dağıtan aort adı verilen damardan çıkarlar ve boyun kısmından geçerek kafa tası içindeki beyine ulaşırlar.

Şah damarı, çene kısmına yakın yerde iç ve dış kısım olmak üzere ikiye ayrılır. İç kısımdaki şah damar yani karotis, beynin beslenmesine yardımcı olur. Dış kısımdaki şah damar ise yüz kısmını ve kafatasını beslemektedir. İki adet olan iç Şah damar kafa tasına iki ayrı damar olarak girmektedirler. Vertebral adı verilen damarlar kafa tasına gitmeden önce birleşerek, baziler atardamarını oluşturarak tek bir damar halinde kafa tasının içine girerler. İç karotis yani şah damarı beyini, baziler damar yani vertebral damarı ise beyincik ve beyin sapını beslemektedir.

Her iki iç şah damar (Karotis) ve baziler (Vertebral) damarları, kafatasının içine girdikten hemen sonra iince bağlantı damarlarıyla birbirlerine bağlanarak beyinde birçok gen üretmeye başlarlar. Bu sayede beyinde bulunan bu damarların herhangi birinde tıkanıklık olasılığı olduğu zaman, diğer damar hemen devreye girerek olası riskleri azaltır ve beyin ya da beyinciğin kansız kalma olasılığına engel olur.

Beyindeki damarların kanama ve tıkanma riskleri çok büyüktür. Damar tıkanması damar kanamasına oranan daha sık görülen bir durumdur. Bu tıkanmanın sık olarak görüldüğü bölge, iç şah damarlarının çene hizasına en yakın olan kısmındadır. En nadir görülen yerler ise baziler, vertebral damarlar ve beyin içindeki küçük damarlardır. Bu tıkanmalardan bazıları yavaş yavaş gelişmekte bazıları ise ani ve hızlı gelişmektedirler.

Beyindeki damar tıkanıklıkları, ataklara sebep olarak geçici ve kalıcı izler bıraka bilmektedir. Geçici ataklar yirmi dört saat içinde herhangi bir iz bırakmadan iyileşen ataklardır. Bu ataklar genellikle kronik damar tıkanıklığı olan kişilerde tansiyon düşmesi sonucu meydana gelebilmektedir. Geçici ataklarda tansiyon hemen kendini düzenlediği için kalıcı sonuçlar bırakmamaktadır. Bu atağın belirtisi, o taraftaki gözün bulanık ya da hiç görmemesi, dengesizlik, konuşma esnasında zorluk çekmek, kol ve bacakta tutmama hissi gibi şikâyetlerden oluşmaktadır.

Kalıcı ataklar ise yirmi dört saat sonra da geçmeyen devam eden rahatsızlıklardan oluşur. Kalıcı ataklarda tansiyon kendini hemen düzenleyemediği için bu süreç yirmi dört saati geçer ve bu da kalıcı izler bırakmasına sebep olur. Bu da uzun bir araştırma sonucu öğrenilir.
" } ] }